Yaşamaya ve Zeytine Dair

Yaşamaya ve Zeytine Dair

Zeytinyağı‘na yolculuğumuzu anlamlı kılan satırları beraber dinlemek istedik.

Prof. Dr. Nazan Apaydın Demir ‘ yazısından alıntı;

28.06.2014 Muğla

Zeytin ağacı ölümsüzlüğün sırrını bildiğini, bu sırrın doğrudan kendi olduğu mesajını yaşam süresiyle veriyor sanki.

BİR KAŞIK ZEYTİNYAĞI+ BİR KAŞIK ŞİFA=ZEYTİN

BİR KAŞIK MİTOLOJİ+ BİR KAŞIK EFSANEVİ GÜZELLİK=ZEYTİN

BİR KAŞIK BARIŞ=  ZEYTİN

Zeytin (Olea europaea),

Zeytingiller (Oleaceae) familyasından, meyvesi yenen Akdeniz iklimine özgü bir ağaç türü.

Ortalama ömrü 2000 yıl olan, adı daima ölümsüzlüğe, şifaya, güzelliğe ve barışa eş tutulan bir bitkiden ya da ağaçtan, ya da meyveden, bir efsaneden, nasıl bahsedilir ki…

En başta, çok büyük bir saygı uyandırıyor zeytin ağacı insanda. Bu kadar görmüş geçirmiş, uygarlıklar var etmiş, dünya barışının simgelerinden biri olan zeytine karşı, ister istemez haddini bilmek zorunda hissediyor insan kendini.

Zeytin nasıl anlatılır k? Deneyeceğim haddim olmayarak.. Akdenizli bir ağacı, en iyi bir Akdenizli anlatır, diye bir bahanenin ardına sığınarak. Çok uzun yıllar boyunca Besin Kimyası anlatmış bir hoca olarak derslerimde de zeytinden zeytinyağından bahsettim doğal olarak. Hemen her anlattığımda sınıftaki öğrencilerime bazen tek tek sorardım. Sizce bir zeytin ağacı kaç yıl yaşar? Hemen hiç birisi 100’ ün üstüne çıkmazdı. Onlara yaklaşık 2000 yıl yaşayabildiğini söylediğimde çok şaşırdıklarına tanık olurdum. Öyle ya,  şayet çevresel faktörler bir travmaya yol açmadıysa bir zeytin ağacı, Roma İmparatorluğunu, Fatih Sultan Mehmet’in İstanbul’a girişini ve Türkiye Cumhuriyeti izleme şansına sahip ve hala hayatının baharında sayılabilir üstelik. Yine, çok aransa doğup büyüdüğüm şehirde, Akdeniz’in en eski kentlerinin biri olan Tarsus’ta da Kleopatra’yı doğrudan gören bir zeytin ağacı bulunabilir belki. Bulunmasa bile, torunu bulunabilir. Üstelik tüm bu zaman diliminde, zeytin vermeye, şifa, güzellik vermeye devam etmiş olabilir. Hiç kapris yapmadan, meyvesinden, yağından, yaprağından, gölgesinden size fayda sağlamış olabilir üstelik. Bunu bazen aklım almıyor doğrusu.

Zeytin ağacı ölümsüzlüğün sırrını bildiğini, bu sırrın doğrudan kendi olduğu mesajını yaşam süresiyle veriyor sanki. İnsanın; hoşgörüyü, karşılıksız fayda sağlamayı ve umut saçan bir yeşillikle hep ayakta kalmayı ZEYTİN AĞACINDAN öğrenmesi lazım diyebilirim rahatlıkla.

MORFOLOJİSİ;

Zeytin, boylu bir çalı veya 10 metreye kadar boylanabilen, sık dallı, yayvan tepeli, her dem yeşil yapraklı bir ağaç olarak tanımlanabilir. Geniş, kıvrımlı, yamru yumru bir gövdesi vardır. Ağaç yaşlandıkça, düzgün gri renkli gövde kabuğu giderek çatlar. Ağacın tacı (tepesi), yaklaşık olarak artan boy kadar her sene genişler.

Verimli topraklarda taç açık ve asimetrik, verimsiz topraklarda ise daha yoğun ve yuvarlaktır. Sürgünleri gri renkli, dikensiz ve hemen hemen üç köşelidir. Yaprağın üst yüzü koyu gri-yeşil ve tüysüz, alt yüzü mavimsi gümüşi renkte ve beyaz sık ipeksi tüylerle kaplıdır.

Baharın sonlarına doğru yapraklarının koltuğunda seyrek salkımlar halinde açan, küçük beyazımsı-sarı renkli, kokulu çiçekleri vardır. Bu çiçekler zeytin adı verdiğimiz, etli ve yağlı meyvelere dönüşürler. Meyve önce yeşil, olgunlaştıktan sonra da parlak siyah bir renk alır. Etli meyvenin içinde sert bir çekirdek vardır. Meyvenin etli kısmından ve çekirdeğinden elde edilen “yağı” bakımından çok değerli bir ağaçtır. Aynı zamanda ağacının çok heybetli ve estetik bir görünümü vardır. Odunu çürümeye karşı son derece dayanıklıdır.

BESİN OLARAK KULLANIMI

Zeytin denilince aklımıza hemen gelen, zeytinyağıdır. Zaten tarihsel sürece de bakıldığında yazılı kaynaklara göre, zeytinyağının ilk üretildiği yer bugün Ege Bölgesinde bulunan antik bir kent olarak görülmektedir. İnsanlar bu değerli ağacın meyvesini, çok değerli bir besin olarak tüketmenin yanısıra ondan yağ olarak da faydalanmışlardır. Sadece Akdeniz’e kıyısı olan ülkelerin sahip olabildiği bu değerli ağaç ve ürünleri zaman zaman savaşlara bile yol açmıştır. Zeytinyağı kendi adı ile anılan, etsiz pişirilen bir gurup yemeğin de adı olmuştur ki, bu zeytinyağlı sebze yemekleri gurubu, mutfağımıza da apayrı bir zenginlik katar. Zeytinyağı herhangibir yağ olmayıp, içerisinde yağda çözünen vitaminleri, mineralleri ve çok değerli bileşikleri içeren benzersiz bir içeriğe sahiptir. Zeytinyağı; binlerce yıldır büyülü, yeşilimsi sarı bir iksirin, adıdır.

İLAÇ OLARAK KULLANIMI

Zeytinin yaprağında tanen, uçucu yağlar, organik asitler ve rezin bulunur. Yapraklar ve gövde kabuğu, iştah açıcı, idrar söktürücü, ateş düşürücü olarak kullanılır. Şeker hastalığında kullanım alanı olduğu gibi, tansiyon düzenleyici olarak da kullanımının olduğu bazı kaynaklarda ifade edilmektedir.

KOZMETİK ÜRÜN/GÜZELLİK AMAÇLI KULLANIM

Zeytinyağı binlerce yıldır güzelleşmek amaçlı kullanılmaktadır. Özellikle saç ve cilt bakımında anneden kızına geçen türde, geleneksel yöntemlerle zeytinyağı doğrudan ya da başka şeylerle karıştırılarak kullanılmıştır. Zeytinyağlı şampuanlar saç dökülmesini engeller, saçın çabuk uzamasını sağlar, lezyonlu saçlı deriyi onarmaya yardımcı olur ve kepek oluşumunu engeller. Zeytinyağlı sıvı sabun, duş jelleri, katı sabun, bebek şampuanları cildi olumsuz dış etkenlere karşı korurlar. Cildi güzelleştirip yaşlanmasını geciktirerek ciltteki kırışıklık oluşumunu engeller. Zeytin dayanıklılığın sembolüdür. Doğal zeytinyağı kozmetik ürünler cildimizde kimyasal kalıntılar bırakmadığından dünyada kullanımları giderek artmaktadır. Zeytinyağı, binlerce yıldır Akdenizlilerin sağlık ve güzellik kaynağı olmuştur. Kutsal metinlerde de şifa kaynağı olduğu belirtilmiştir.

TÜRKİYE’DEKİ ÜRETİM

Türkiye zeytin konusunda, belki de dünya üzerindeki en şanslı ülke konumundadır. Dünyanın ekolojik açıdan bu en seçkin coğrafyasının ülke insanına sunduğu, altın rengi iksir kişisel düşünceme göre insanımız tarafından çok farkındalıkla tüketilememektedir.

Ülkemizde insanların beslenme alışkanlıklarından zeytinyağı hızla çıkarılmıştır ki, bu son derece yanlıştır. Sele zeytin (sofralık zeytin) Dünya zeytin üretici ülkeleri arasında; ağaç varlığı açısından Türkiye 4’ncü, alan açısından da 6’ncı sırada yer almaktadır. Böylece dünya zeytinyağı üretimine % 8 oranında katkıda bulunur, sofralık zeytin üretiminde de İspanya’dan sonra 2’nci, tüketimde ise 1inci sırada yer alır. Marmara Bölgesi’nin ağaç varlığı açısından Türkiye içindeki payı da % 10 olarak belirlenir. Ayvalık, Mudanya, Edremit Körfezi, Orhangazi, İznik, Gemlik ve Yalova gibi yerlerde yoğun olarak bulunur.

Ömrünüz, neşeniz ve huzurunuz zeytin ağacına benzesin efendim.

Saygılarımla.

 

 

 

Bu gönderiyi paylaş

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir